TÜRKİYE’de BİREYSEL BORÇ KRİZİ DERİNLEŞİYOR


2025’in ilk yarısında icralık bireysel borçlar 212 milyar TL’ye yükseldi. Bankacılık sektöründe artan riskler, tüketici harcamalarının daralması ve sosyal etkiler alarm veriyor.
Türkiye’de bireysel borçluluk oranında ciddi bir tırmanış yaşanıyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) açıkladığı son verilere göre, 2025’in ilk 6 ayında yasal takibe düşen kişi sayısı yüzde 35 artarak 4,1 milyona ulaştı. Aynı dönemde icralık borç miktarı ise 212 milyar TL’yi geçti. Bu gelişmeler, tüketicilerin ödeme güçlüğüne girdiğinin ve ekonomik risklerin büyüdüğünün açık göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Bireysel Borçların Yapısı ve Artış Nedeni
Türkiye’de bireysel krediler; ihtiyaç kredisi, konut kredisi, taşıt kredisi ve kredi kartı borçları olmak üzere çeşitli kategorilere ayrılıyor. Özellikle tüketici kredileri ve kredi kartı borçlarında hızlı artış gözleniyor. Enflasyonun yüksek seyretmesi, döviz kurlarındaki dalgalanma ve yaşam maliyetlerindeki yükseliş, vatandaşların borç yükünü artırıyor. Ayrıca faiz oranlarındaki artış, geri ödemeleri zorlaştıran bir diğer faktör olarak öne çıkıyor.
Takipteki Borçluların Profili ve İstatistikler
Takibe düşen 4,1 milyon kişinin büyük çoğunluğu, gelirine göre borcunu ödemekte zorlanan düşük ve orta gelir grubundaki vatandaşlardan oluşuyor. Bu kesim, kredi kartı harcamaları ve ihtiyaç kredileriyle finansal sıkıntıya sürükleniyor. Özellikle genç ve çalışan nüfusun borç yükündeki artış dikkat çekiyor. İcralık borçların toplam tutarı ise 212 milyar TL’yi aşarak bankacılık sektörü ve ekonomik istikrar için ciddi bir risk oluşturuyor.
Sosyoekonomik Etkiler ve Tüketici Davranışları
Borç krizinin derinleşmesi, tüketicilerin harcama alışkanlıklarını değiştirmesine neden oluyor. Tüketiciler, temel ihtiyaçlarını karşılama önceliğiyle kredi kartı kullanımını azaltıyor, taksit ertelemelerine yöneliyor. Ancak ödeme güçlüğü nedeniyle borçların yapılandırılması talepleri artıyor. Bu durum, hem perakende sektörü hem de hizmet sektöründe satışların yavaşlamasına yol açıyor.
Bankacılık Sektöründe Risk Yönetimi ve Politikalar
Bankalar, artan takipteki bireysel kredi oranları karşısında kredi portföy risklerini yönetmek zorunda kalıyor. Bu nedenle kredi verme kriterleri sıkılaştırılıyor, yeni krediler için faiz oranları yükseliyor. Ayrıca, borç yapılandırma ve yeniden finansman programları devreye sokuluyor. Ancak, bu önlemler borç yükünü tamamen azaltmakta yetersiz kalabiliyor.
Uzman Görüşleri ve Çözüm Önerileri
Ekonomistler, bireysel borç krizinin önlenmesi için finansal okuryazarlığın artırılması gerektiğini vurguluyor. Ayrıca, tüketicilerin borçlanma kapasitelerinin daha gerçekçi analiz edilmesi ve kredi kullanımında daha titiz davranılması öneriliyor. Devlet tarafından uygulanacak sosyal destek programları, uygun faiz politikaları ve düzenleyici önlemler de çözümün önemli parçaları arasında yer alıyor.
Türkiye’de bireysel borçların artışı, sadece finansal sistem için değil, genel ekonomik dengeler ve toplumsal refah için de ciddi riskler taşıyor. 2025’in ikinci yarısı ve sonrası için ekonomik politika yapıcıların atacağı adımlar, bu krizin derinleşip derinleşmeyeceğini belirleyecek. Finansal disiplinin artırılması ve sürdürülebilir büyümenin sağlanması, bu süreçte kritik öneme sahip olacak.