GURBETÇİLERİN YAZ YOLCULUĞU BAŞLADI

Avrupa’nın dört bir yanından Türkiye’ye doğru yola çıkan gurbetçiler, yaz aylarında hem ailelerine kavuşuyor hem de ülke ekonomisine katkı sağlıyor. Sınır kapılarında uzun kuyruklar, memleket yollarında duygusal anlar yaşanıyor.
Her yıl olduğu gibi bu yaz da yurt dışında yaşayan milyonlarca Türk vatandaşı, hasretle bekledikleri memleket yolculuğu için harekete geçti. Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda ve Avusturya başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinden özel araçlarıyla yola çıkan gurbetçiler, Kapıkule ve diğer sınır kapılarında yoğunluk oluşturdu.
Karayolunu Tercih Ediyorlar
Pandemi sonrası artan ulaşım maliyetleri ve uçak bileti fiyatlarının yüksekliği nedeniyle çok sayıda gurbetçi yine kara yolunu tercih etti. “Sıla Yolu” olarak bilinen güzergâhta Sırbistan, Bulgaristan ve Macaristan üzerinden Türkiye’ye ulaşmaya çalışan vatandaşlar, saatler süren sınır kontrolleri ve sıcak hava koşullarıyla mücadele ediyor.
Sınır Kapılarında Yoğunluk
Özellikle Kapıkule, Hamzabeyli ve İpsala sınır kapılarında günlerdir ciddi bir yoğunluk yaşanıyor. Edirne Valiliği tarafından yapılan açıklamada, gurbetçilere kolaylık sağlanması adına ek personel görevlendirildiği ve geçişlerin hızlandırılması için önlemler alındığı belirtildi.
Hasret, Tatil, Ekonomi
Türkiye’ye gelen gurbetçiler sadece aile ziyareti yapmakla kalmıyor, aynı zamanda ülke ekonomisine de önemli katkı sağlıyor. Tatil süresince yaptıkları harcamalarla yerel esnafı destekleyen gurbetçiler, döviz girdisi açısından da dikkat çekici bir rol oynuyor. Yaz aylarında Türkiye’ye gelen gurbetçi sayısının 2 milyona yaklaşması bekleniyor.
Gurbetçilerin Sesi: “Burası Hâlâ Evimiz”
Uzun yolculuklara rağmen yurda dönmenin heyecanını yaşayan birçok gurbetçi, “Zorluklarına rağmen her yaz bu yolu sevgiyle katediyoruz. Türkiye hâlâ evimiz, buraya gelince nefes alıyoruz” sözleriyle duygularını dile getiriyor.
Sosyal medyada da #SılaYolu ve #GurbetçiYolu etiketleriyle binlerce paylaşım yapılıyor.
Gurbetçilerin yaz tatillerinde Türkiye’ye yönelimi, sadece bireysel bir özlem değil; sosyal, ekonomik ve kültürel bağların güçlendiği bir dönem olarak değerlendiriliyor. Bu hareketlilik, turizmden ticarete kadar birçok sektöre canlılık katarken, yurtdışı ile Türkiye arasındaki gönül bağının ne denli güçlü olduğunu da bir kez daha ortaya koyuyor.