GAZETECİLERE SORUŞTURMA DALGASI: 4 İSİM EMNİYETE GÖTÜRÜLDÜ

Soner Yalçın, Şaban Sevinç, Yavuz Oğhan ve Batuhan Çolak sabah saatlerinde ifadeye çağrıldı. Basın camiası endişeli: “Gazetecilik sorgulanıyor.”

SABAH BASKINIYLA GELEN ŞOK

Gazetecilik dünyasında yankı uyandıran gelişme, sabah 06.00’da yaşandı.
Polis ekipleri, gazeteciler Şaban Sevinç ve Yavuz Oğhan’ın evlerine giderek iki ismi “ifade alma” gerekçesiyle İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şubesine götürdü.
Telefon ve dijital cihazlarına el konuldu.

OPERASYONUN ZAMANLAMASI TESADÜF MÜ?

Soruşturmanın, gazetecilerin son dönemdeki eleştirel yayınlarının hemen ardından gelmesi dikkat çekti.
Basın kulislerinde, operasyonun bir “mesaj” niteliği taşıdığı yorumları yapılıyor.
Özellikle Yavuz Oğhan’ın son haftalarda ekonomi ve adalet politikalarına dair sert eleştirilerinin gündemde olduğu biliniyor.

SORUŞTURMANIN ODAĞINDA NE VAR?

Emniyet kaynaklarından sızan bilgilere göre, işlemler “mali kaynaklı bazı ilişkiler” gerekçesiyle başlatıldı.
Ancak ne tür bir mali soruşturma yürütüldüğü, hangi içeriklerle bağlantılı olduğu açıklanmadı.
Gazetecilik faaliyetlerinin mali suç soruşturmasına dâhil edilmesi, hukuk çevrelerinde “kapsam dışı uygulama” olarak değerlendiriliyor.

TELEFONLARA EL KONULMASI “DİJİTAL DELİL ARAMASI”

Polis ekiplerinin dijital cihazlara el koyması, “delil toplama” işlemi olarak yorumlandı.
Ancak gazetecilerin mesleki kaynaklarının gizliliği tartışma yarattı.
Basın örgütleri, bu uygulamanın “haber kaynaklarının ifşa edilmesi riskini” doğurduğuna dikkat çekiyor.

GÖZALTI YOK AMA SINIRDA BİR İŞLEM

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, “resmî bir gözaltı kararı yok, sadece ifadeye çağrıldılar” açıklamasını yaptı.
Fakat uygulama biçimi — sabah baskını, dijital el koyma, uzun süreli ifade — hukuken “fiilî gözaltı” sınırında görülüyor.

SONER YALÇIN DOSYAYA DAHİL EDİLDİ

Gazeteci-yazar Soner Yalçın’ın da aynı kapsamda emniyete götürülmesi, olayın boyutunu genişletti.
Yalçın, 2000’li yıllardan bu yana pek çok davada hedef alınmış bir isim olarak biliniyor.
Kulislerde, OdaTV geçmişine dayalı eski soruşturmaların yeniden dosyaya dâhil edilmiş olabileceği konuşuluyor.

BATUHAN ÇOLAK GÖZALTINDA: AYRI BİR DOSYA MI?

Aykırı sitesinin genel yayın yönetmeni Batuhan Çolak’ın da gözaltına alınması, soruşturmanın kapsamını daha karmaşık hale getirdi.
Bazı kaynaklar, Çolak’ın farklı bir dosyada yer aldığını; bazıları ise “ortak bir dijital ağ soruşturması” yürütüldüğünü öne sürüyor.

BASIN ÖRGÜTLERİNDEN SERT TEPKİ

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve Basın Konseyi, ortak açıklamada “Gazetecilerin sabah baskınlarıyla ifadeye götürülmesi kabul edilemez” dedi.
Açıklamada, “Gazetecilik suç değildir, bu yöntemler toplumu sindirmeye yöneliktir” ifadeleri kullanıldı.

HUKUKÇULAR: “HUKUKİ ÇERÇEVE MUĞLAK”

Ceza hukuku uzmanları, “ifadeye çağırma” işleminin bu şekilde sabaha karşı yapılmasının mevzuata uygun olmadığını savunuyor.
Avukatlar, “gözaltı olmayan bir işlemde dijital cihazlara el koymak açıkça orantısızdır” görüşünde birleşiyor.

KAMUOYU TEPKİLİ, SİYASİLER SESSİZ

Sosyal medyada #BasınaBaskıYeter ve #GazetecilereDokunma etiketleri kısa sürede trend oldu.
Muhalefet milletvekilleri “gazetecilere yönelik yıldırma operasyonu” yorumunda bulundu.
İktidar kanadı ise henüz açıklama yapmadı.

Bu sabahki gelişme, Türkiye’de basın özgürlüğü – yargı uygulamaları denkleminde yeni bir döneme işaret ediyor.
Resmî makamlar “ifade alma” diyor, gazeteciler “gözdağı” olarak yorumluyor.
Yargının, gazetecilik faaliyetleriyle mali suç iddialarını aynı dosyada yürütmesi, basın etiği ile hukukun sınırlarının yeniden tartışılmasına neden olacak.
Olayın nasıl sonuçlanacağı, önümüzdeki günlerde hem medya hem siyaset dengelerini etkileyecek bir turnusol görevi görecek.