TERÖRSÜZ TÜRKİYE SÜRECİ : İKTİDARIN SEÇİM HAMLESİ Mİ, YENİ BİR DÖNEM Mİ?

AKP’nin “Terörsüz Türkiye” başlığıyla duyurduğu yeni dönem, siyasetin gündemine oturdu. Parti içi farklı eğilimlerin ortaya çıktığı süreçte, seçim hesaplarının gölgesi öne çıkarken, muhalefet ise bu adımı “politik manevra” olarak değerlendiriyor.

Türkiye siyaseti, “Terörsüz Türkiye” adıyla iktidarın başlattığı yeni süreci tartışıyor. Bu adım, yalnızca güvenlik politikaları açısından değil, aynı zamanda yaklaşan seçimlerin seyrine yön verecek stratejik bir hamle olarak yorumlanıyor.

AKP kaynaklarına göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öncülüğünde şekillenen bu süreç, 2025 ve sonrasındaki seçim atmosferini doğrudan etkileme potansiyeline sahip. Parti içinde iki ana yaklaşım dikkat çekiyor: Birinci kanat, bu sürecin toplumsal barışı ve ulusal birlik duygusunu güçlendirecek tarihi bir fırsat olduğunu savunuyor. Diğer kanat ise “Terörsüz Türkiye” söyleminin güçlü bir seçim argümanı olarak kullanılmasının zorunlu olduğunu düşünüyor.

Muhalefet cephesi ise sürece oldukça mesafeli. CHP’den yapılan değerlendirmelerde, iktidarın güvenlik odaklı politikaları seçim öncesinde öne çıkarmasının, ekonomideki kriz ve sosyal sorunların üstünü örtmeye dönük olduğu ifade ediliyor. DEM Parti ve bazı sol partiler ise “çözüm süreci” benzeri beklentilerin doğmasına izin verilmeden, sürecin tamamen güvenlikçi bir çizgide ilerlemesinden endişeli.

İktidarın Güvenlik Odaklı Yeni Dil Arayışı

AKP, uzun süredir kullandığı “istikrar ve güvenlik” söylemini yeni bir çerçeveye oturtarak hem tabanı konsolide etmeyi hem de kararsız seçmene güven vermeyi hedefliyor.

Parti İçindeki Ayrışma: Barış mı, Strateji mi?

Kulislerde, Erdoğan’a yakın isimlerin süreci “toplumsal birlik” üzerinden anlatmak istediği, ancak seçim stratejistlerinin bunun tamamen sandık odaklı yürütülmesini savunduğu konuşuluyor.

Erdoğan’ın Seçim Hesabı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “güvenlik ve terörsüzlük” mesajlarını, ekonomideki olumsuz tabloyu geri planda bırakacak bir siyasi kampanya aracı olarak kullanacağı öne sürülüyor.

Muhalefetin Tepkisi

CHP, İYİ Parti ve diğer muhalefet partileri, iktidarın bu adımını “siyasi mühendislik” olarak değerlendiriyor. DEM Parti ise sürecin Kürt meselesine çözüm yerine, seçim için güvenlikçi bir zemin yaratacağı görüşünde.

Toplumda Algı: Güvenlik mi, Ekonomi mi?

Anketlere göre, seçmenin önceliği hâlâ ekonomi. Ancak güvenlik politikalarının öne çıkarılması, özellikle kararsız seçmende “istikrar” beklentisini güçlendirebilir.

Olası Uluslararası Etkiler

Uzmanlara göre, “Terörsüz Türkiye” söylemi aynı zamanda Batı ile ilişkilerde Türkiye’nin elini güçlendirecek. ABD ve AB, güvenlik odaklı politikaları desteklese de demokratik standartlara vurgu yapmaya devam edecek.

Seçim Kampanyasında Güvenlik Dosyası

AKP’nin seçim kampanyasını güvenlik, birlik ve istikrar temaları üzerine inşa etmesi bekleniyor. Bu stratejinin, özellikle milliyetçi seçmende karşılık bulması planlanıyor.

Riskler ve Fırsatlar

Sürecin başarıyla yönetilmesi halinde iktidar sandıkta avantaj sağlayabilir. Ancak toplumda bu adım “seçim yatırımı” olarak algılanırsa ters tepebilir.

“Terörsüz Türkiye” hamlesi, iktidarın hem iç politikada hem de seçim denkleminde yeni bir strateji arayışına işaret ediyor. Bu süreç, iktidar açısından iki yönlü bir sınav olacak: Bir yandan güvenlik algısını pekiştirip seçmene “istikrar” mesajı vermek, diğer yandan da ekonomik sorunların önüne geçebilmek.

AKP içindeki farklı eğilimler, Erdoğan’ın hangi yola ağırlık vereceğini belirleyecek. Eğer süreç sadece seçim odaklı yönetilirse, toplumsal güven kaybı yaşanabilir. Ancak geniş kapsamlı bir barış ve güvenlik projesi olarak ele alınırsa, iktidarın siyasal meşruiyetini güçlendirecek bir adım haline gelebilir.