ABD’den TÜRKİYE’ye NET MESAJ : S-400’ler VARKEN F-35’e DÖNÜŞ MÜMKÜN DEĞİL

ABD’nin Türkiye temsilcisi olarak anılan Tom Barrack, X hesabından yaptığı açıklamada Türkiye’nin F-35 programına yeniden dahil olabilmesi için S-400 savunma sistemlerinin “tamamen devre dışı bırakılıp envanterden çıkarılması” gerektiğini söyledi. Ankara’da S-400 kararının yeniden tartışılmasının gündeme gelebileceği belirtiliyor.
ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi olarak anılan Tom Barrack, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada Türkiye’nin F-35 programına dönüşüne ilişkin şartları paylaştı. Barrack’ın ifadesine göre ABD yasaları, Türkiye’nin Rus yapımı S-400 hava savunma sistemlerine “sahip olmamasını ve kullanmamasını” F-35 programına dönüş için zorunlu kılıyor.
Ankara’nın yıllar önce F-35 projesinden çıkmasına neden olan S-400 tercihi, Barrack’ın açıklamalarıyla yeniden tartışma konusu haline geldi. Mevcut durumda Türkiye’nin hem NATO ortaklığı hem de savunma sistemi tercihlerine yönelik yeni bir değerlendirme sürecine girebileceği değerlendiriliyor.
Washington’ın “Yasal Engel” Vurgusu: Karar Siyasi Değil, Kongre Kaynaklı
Barrack’ın açıklamasının arkasında, ABD yönetiminin siyasi tercihinden çok Kongre’nin açık hükmü bulunuyor. CAATSA yaptırımları ve Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası (NDAA), S-400’lerin envanterde bulunduğu bir Türkiye’nin F-35 platformuna erişimini kesin biçimde yasaklıyor. Bu durum, yürütme erkinin manevra alanını sınırlıyor ve süreci teknik bir çerçevede kilitliyor.
Ankara’nın S-400 Tercihinin “Stratejik Maliyet” Tartışması Yeniden Alevlendi
S-400 kararı, sadece F-35 projesinin kaybı değil; savunma modernizasyonunda gecikmeler, NATO entegrasyonu tartışmaları ve ABD ile güven krizinin derinleşmesi gibi zincirleme sonuçlar doğurdu. Barrack’ın çıkışı, Türkiye’de bu tercihin uzun vadeli maliyeti üzerine yeniden devlet içi değerlendirmelerin başlayabileceği yorumlarını güçlendirdi.
F-35 Programından Çıkışın Türk Hava Kuvvetleri’ndeki Etkisi Dosya Haline Geldi
Türkiye’nin beşinci nesil savaş uçağı programından uzak kalması, hava kuvvetlerinde oluşan “kapasite boşluğu” tartışmalarını büyütüyor. F-16 modernizasyonunun tek başına yeterli olmayacağı; F-35’in ağ merkezli harp, düşük görünürlük ve elektronik sensör sistemleri nedeniyle stratejik bir boşluğu doldurduğu ifade ediliyor. Barrack’ın açıklaması, bu boşluğun resmi kabulü niteliğinde yorumlanıyor.
ABD’nin Mesajı: Türkiye Adım Atmadan Süreç Açılmayacak
Barrack’ın net ifadeleri, sürecin karşılıklı müzakereyle değil, önce Ankara’nın somut bir karar almasıyla ilerleyebileceğini gösteriyor. Washington’dan gelen sinyal “adımın Türkiye’den gelmesi şart” şeklinde okundu. Bu yaklaşım, diplomatik sürecin topunun şu anda Ankara’da olduğu yönündeki değerlendirmeleri güçlendiriyor.
S-400’lerin Envanterden Çekilmesi Olasılığı Moskova–Ankara Dengesini Zorlayabilir
Türkiye’nin S-400’leri devre dışı bırakması veya envanterden çıkarması, yalnızca ABD ile değil Rusya ile ilişkileri de doğrudan etkileyecek kritik bir karar olur. Moskova’nın bu adıma nasıl bir karşılık vereceği belirsiz. Bu nedenle dosyanın yalnızca askerî bir mesele değil, jeopolitik bir denge problemi olduğu vurgulanıyor.
F-35’e Dönüşün Bölgesel Savunma Mimarisine Etkisi Masada
Türkiye’nin F-35 programına geri dönüşü, Doğu Akdeniz, Orta Doğu ve Karadeniz’deki askeri dengeyi değiştirebilecek bir gelişme olarak değerlendiriliyor. NATO’nun güney kanadında F-35 konuşlandırılması, İttifak’ın genel caydırıcılık kapasitesini yükseltebilir. Bu nedenle Washington’da dosya yalnızca Türkiye ilişkisi değil, NATO mimarisi bağlamında ele alınıyor.
Ankara’daki Karar Alıcılar İçin “Çifte Baskı” Dönemi
Hem ABD’nin net duruşu hem de Türk hava kuvvetlerinin modernizasyon ihtiyaçları, Ankara’daki karar alıcıları bir eşikte bırakıyor. S-400’lerin elde tutulması, kısa vadeli siyasi tercihleri desteklerken; F-35’e dönüş uzun vadeli askeri zorunluluk olarak ortaya çıkıyor. Bu ikili baskının yeni bir stratejik revizyonu zorlayabileceği ifade ediliyor.
X Üzerinden Açıklamanın Zamanlaması Siyasi Mesaj Olarak Okunuyor
Barrack’ın açıklamasının seçim sonrası iç politika tartışmalarının yoğunlaştığı bir döneme denk gelmesi, mesajın Washington’dan Ankara’ya yönelik “zamanlama seçilmiş bir uyarı” niteliğinde olduğu yorumlarına neden oldu. Paylaşımın medya aracılığıyla hızla gündem olması da bu değerlendirmeyi pekiştirdi.
Savunma Bürokratisi F-35 Alternatiflerini Tartışıyor
Ankara’nın F-35’e dönmediği senaryoda; Milli Muharip Uçak (KAAN), Eurofighter Typhoon, F-16 Block 70 ve açık kaynaklı bazı platformlar üzerinde çeşitli alternatif planlamalar gündemde. Barrack’ın açıklaması, bu senaryoların yeniden masaya yatırılmasına yol açtı.
Türkiye–ABD İlişkilerinde “Test Dosyası” Yeniden Açılmış Oldu
S-400–F-35 düğümü, Ankara–Washington ilişkilerinde ölçü sağlayan ana başlıklardan biri olarak görülüyor. Barrack’ın mesajı, iki ülke arasındaki güven testinin yeniden başladı anlamına geliyor. Bu nedenle açıklamanın etkisinin yalnızca askeri değil, diplomatik ve ekonomik alanlara da yansıyacağı değerlendiriliyor.
Barrack’ın X üzerinden verdiği mesaj, Türkiye–ABD ilişkilerinde yıllardır çözülemeyen S-400–F-35 düğümünü yeniden merkezine taşıdı. Açıklamanın netliği, artık müzakere dilinden ziyade şartlar dilinin hâkim olduğunu gösteriyor. Ankara açısından karar, yalnızca bir savunma sistemi meselesi değil; Rusya ile ilişkiler, NATO entegrasyonu, hava kuvvetlerinin gelecek 30 yılı ve ABD ile stratejik ortaklığın geleceği gibi çok katmanlı sonuçlar taşıyor. Bu nedenle süreç, önümüzdeki dönemin en kritik dış politika ve güvenlik başlıklarından biri olmaya aday görünüyor.