İMAMOĞLU SİLİVRİ’de HAKİM KARŞISINDA: DAVADA GERGİN KONUŞMALAR

CHP’nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun üçüncü duruşması Silivri’de görüldü. Hakim ile İmamoğlu arasındaki diyalog salonda tansiyonu yükseltti.
CHP’nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı ve görevinden uzaklaştırılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun lisans diplomasına ilişkin “zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik” suçlamasıyla yargılandığı davada üçüncü duruşma bugün Silivri’de görüldü. 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapsi istenen İmamoğlu, mahkeme salonunda yaptığı açıklamalarda davanın “absürt” olduğunu söyleyerek sert mesajlar verdi. Duruşmanın en dikkat çekici anı, Mahkeme Başkanı’nın İmamoğlu’nun geçmiş maddi durumu hakkında yönelttiği soru ve sonrasında yaşanan gergin diyalog oldu.
Duruşmanın Silivri’ye Taşınma Gerekçesi: “Salon Yetersiz”
İstanbul Adalet Sarayı’ndaki 59. Asliye Ceza Mahkemesi salonunun izleyici yoğunluğunu karşılamaya yetmemesi üzerine dosya, Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu yerleşkesindeki duruşma salonuna alındı. Sabah saatlerinden itibaren Silivri’de geniş güvenlik önlemleri alındı. CHP kurmayları, milletvekilleri ve parti yöneticileri duruşmayı izlemek için cezaevi yerleşkesine geldi.
Kararın “fiziki koşullar” gerekçesiyle alındığı belirtilse de bazı hukukçular bu taşınmanın “siyasi bir tercih olabileceğini” öne sürdü.
Salonda Yoğun Güvenlik ve Gergin Bekleyiş
Duruşma salonunda 200’e yakın kişi yer aldı. Salonda İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu, CHP yöneticileri ve avukatları da hazır bulundu.
İmamoğlu içeri girdiği anda izleyici bölümünde alkış sesleri yükseldi ancak Mahkeme Başkanı duruşmanın başında “Salon düzeni bozulursa dışarı çıkarırım” uyarısı yaptı.
Atmosfer, duruşmanın daha en başından gergin geçeceğinin işaretlerini veriyordu.
İmamoğlu’nun İlk Sözleri: “Bugün buraya suçlamaya geldim”
Mahkeme Başkanı sanığa söz verdiğinde İmamoğlu şu ifadelerle başladı:
“Bugün buraya savunma yapmaya değil, suçlamaya geldim. Bu adaletsizliğe imza atanların bir gün yine bu salonlarda adil yargı önünde hesap vereceğini biliyorum.”
Bu sözler üzerine Mahkeme Başkanı tutanakların “davaya ilişkin olmayan siyasi beyanlarla” doldurulmaması konusunda uyarıda bulundu. Ancak İmamoğlu, “Bu dava zaten siyasallaştırılmıştır.” diyerek sözlerine devam etti.
“19 yaşındaki halimle yargılanmayı kabul etmiyorum” diyerek iddialara yanıt verdi
İmamoğlu, diploma sürecine ilişkin iddiaların “tamamen gerçek dışı” olduğunu belirterek ısrarla 19 yaşındayken yaşadığı eğitim geçiş sürecinin 30 yıl sonra mahkemeye konu edilmesini eleştirdi.
“Bu absürt davada dört taraf var: 19 yaşındaki ben, üniversite kayıt süreci, ailem ve bugün buradaki siyasi atmosfer. 19 yaşındaki bir genç olarak o dönem yaptığım işlemlerin bugün suçlama konusu yapılmasını reddediyorum.”
Avukatlar da dosyaya sunulan belgelerin resmi kurumlar tarafından doğrulandığını, suçlamanın hukuki temelden yoksun olduğunu savundu.
Hakimden Maddi Durum Sorusu: “O dönem durumunuz kötü müydü?”
Duruşmanın en kritik anlarından biri Mahkeme Başkanı’nın şu sorusuyla başladı:
“Geçiş sürecinde İstanbul Üniversitesi’ne maddi durumunuz hakkında yazı yazmışsınız. O dönem maddi durumunuz kötü müydü?”
Bu soru izleyici bölümünde fısıltılara ve şaşkınlığa yol açtı. Soru, mahkemenin dosyadaki belgelerden hangi noktayı önemli gördüğüne dair ilk somut işaret olarak yorumlandı.
İmamoğlu’ndan sert yanıt: “Dosyada sizi en çok bu mu etkiledi? Çok kötü bir giriş yaptınız”
İmamoğlu, hakimin sorusuna doğrudan tepki göstererek:
“Dosyada sizi en çok bu mu etkiledi hakim bey? Çok kötü bir giriş yaptınız. Bu, davanın ciddiyetine yakışmıyor.”
ifadelerini kullandı.
Bu çıkış üzerine Mahkeme Başkanı salona “Sakin olalım” uyarısı yaptı. Duruşma birkaç dakika tansiyonun düşmesi için kesildi.
“Susmamak vatan görevidir” diyerek siyasi mesaj verdi
Sözlerine devam eden İmamoğlu, davanın yalnızca hukuki boyutuyla değil, siyasi boyutuyla da değerlendirilmesi gerektiğini söyledi:
“Susmamak vatan ve gelecek adına bir görevdir. Bugün burada konuşmazsak yarın daha zor günler yaşarız.”
İmamoğlu’nun bu sözleri izleyici bölümünde duygu yoğunluğuna neden oldu.
Mahkeme heyetindeki değişiklik tartışması: “Bu durum adil yargılamayı zedeledi”
İmamoğlu, dosyada daha önce görev yapan hakimin yerinin değiştirilmesini eleştirerek şunları söyledi:
“Önceki hakimin başka yere gönderilmesi hem onu zan altında bırakmıştır hem de benim adil yargılanma hakkımı zedelemiştir.”
Ayrıca yeni hakimi hedef almak istemediğini belirtse de, “Bu dosyanın her hâkimi bir baskı altında mı değiştiriliyor?” sorusunu yöneltti.
İddialara detaylı savunma: “Hiçbir sahtecilik yok”
Savunmanın en teknik bölümü bu kısımda yer aldı.
İmamoğlu ve avukatları:
- Üniversite kayıt belgeleri
- Transkriptler
- Mezuniyet yazıları
- 1990’lı yıllardaki öğrenci geçiş prosedürleri
- YÖK düzenlemeleri
gibi dokümanları tek tek anlatarak suçlamanın hukuki karşılığının olmadığını belirtti.
Avukatlar, iddianamenin “makul şüphe unsuru taşımadığını” savunarak beraat talep etti.
Duruşmanın devamı ertelendi – beklenen karar için gözler sonraki oturumda
Duruşma, tanıkların dinlenmesi ve dosyaya ek raporların sunulması gerektiği gerekçesiyle ileri bir tarihe ertelendi.
CHP kurmayları, çıkışta bu sürecin “Türkiye’nin en tartışmalı davalarından biri haline geldiğini” söyledi.
İmamoğlu ise salondan çıkarken yalnızca şu cümleyi kurdu:
“Ben değil, bu dava yargılanıyor.”
Silivri’de görülen üçüncü duruşma, hem hukuki hem siyasi boyutlarıyla Türkiye gündeminde geniş yankı uyandırdı. Hakimin sorusu ve İmamoğlu’nun verdiği sert yanıt duruşmanın gergin geçmesine neden olurken, diploma davasının teknik yönleri ile mahkeme heyeti değişiklikleri tartışmayı daha da derinleştirdi.
Davanın seyri, hem siyasi atmosfer hem de adalet sistemi açısından önümüzdeki dönemin en kritik başlıklarından biri olmaya devam edecek.