TRAFİKTE YENİ DÖNEM: ADAY SÜRÜCÜ BELGELERİNİN İPTALİ SONA ERİYOR

Anayasa Mahkemesi, aday sürücülerin ehliyetlerinin hangi şartlarda iptal edileceğinin yalnızca yönetmelikle belirlenmesini Anayasa’ya aykırı bularak iptal etti. Karar 9 ay sonra yürürlüğe girecek ve Meclis’in yeni düzenleme yapmasını gerektirecek.
Anayasa Mahkemesi, Karayolları Trafik Kanunu’nda yer alan ve aday sürücülerin ehliyetlerinin iptal edilme koşullarını yönetmeliklere bırakan düzenlemeyi iptal etti. Yüksek Mahkeme, iptal kararında ehliyetin geri alınmasının kişilerin günlük yaşamını doğrudan etkileyen bir sınırlama olduğuna dikkat çekti ve bu nedenle kuralların açık, öngörülebilir ve kanunla belirlenmesi gerektiğini vurguladı.
AYM, yönetmeliklere bırakılan yetkinin sınırlarının belirsiz olduğunu, idarenin tek başına karar verebilmesine kapı araladığını belirtti. Bu durumun hem temel hakların korunması hem de hukuki güvenlik açısından sorun oluşturduğu ifade edildi.
Mahkeme, oluşabilecek hukuki boşluğun kamu düzenini etkileyebileceğini değerlendirerek iptal hükmünün hemen yürürlüğe girmemesine karar verdi. Buna göre, TBMM’nin 9 ay içinde yeni bir yasal düzenleme yapması gerekiyor.Anayasa Mahkemesi, aday sürücülerin ehliyetlerinin hangi şartlarda iptal edileceğinin yalnızca yönetmelikle belirlenmesini Anayasa’ya aykırı bularak iptal etti. Karar 9 ay sonra yürürlüğe girecek ve Meclis’in yeni düzenleme yapmasını gerektirecek.
Anayasa Mahkemesi, Karayolları Trafik Kanunu’nda yer alan ve aday sürücülerin ehliyetlerinin iptal edilme koşullarını yönetmeliklere bırakan düzenlemeyi iptal etti. Yüksek Mahkeme, iptal kararında ehliyetin geri alınmasının kişilerin günlük yaşamını doğrudan etkileyen bir sınırlama olduğuna dikkat çekti ve bu nedenle kuralların açık, öngörülebilir ve kanunla belirlenmesi gerektiğini vurguladı.
AYM, yönetmeliklere bırakılan yetkinin sınırlarının belirsiz olduğunu, idarenin tek başına karar verebilmesine kapı araladığını belirtti. Bu durumun hem temel hakların korunması hem de hukuki güvenlik açısından sorun oluşturduğu ifade edildi.
Mahkeme, oluşabilecek hukuki boşluğun kamu düzenini etkileyebileceğini değerlendirerek iptal hükmünün hemen yürürlüğe girmemesine karar verdi. Buna göre, TBMM’nin 9 ay içinde yeni bir yasal düzenleme yapması gerekiyor.
AYM’nin İptal Ettiği Düzenleme Ne Getiriyordu?
İptal edilen madde, aday sürücülerin sürücü belgelerinin hangi hallerde iptal edileceğini kanun yerine yönetmeliklere bırakıyordu. Bu durum, uygulamada hangi davranışın iptale sebep olacağına ilişkin net bir sınır tanımlamıyor; her yönetmelik değiştiğinde kriterlerin de değişmesine yol açıyordu. AYM, bu esnekliğin hukuki güvenliği zedelediğini vurgulayarak müdahale etti.
Yönetmelikle Ceza Verilemez: Mahkemenin Temel Gerekçesi
AYM; ehliyet iptali gibi etkisi ciddi olan yaptırımların, yalnızca yönetmeliklerle belirlenmesini “temel haklara müdahalede yetersiz” buldu. Yönetmelikler, kanun gücüne sahip olmadığından, ceza niteliği taşıyan uygulamaların bu seviyede düzenlenmesi Anayasa’nın kanunilik şartıyla bağdaşmıyor. Bu durum, vatandaşların hangi koşullarda ehliyetini kaybedeceğini öngörememesine neden oluyordu.
Ehliyetin İptali Neden Bir Temel Hak Sorunu Teşkil Ediyor?
Yüksek Mahkeme, ehliyetin yalnızca bir belge olmadığını; kişinin günlük yaşamını, iş hayatını, sosyal ilişkilerini ve hareket özgürlüğünü doğrudan etkileyen bir araç olduğunu belirtti. Bu nedenle, ehliyetin elinden alınması yalnızca bir idari işlem değil; bireyin “özel hayata saygı hakkına” müdahale niteliği taşıyor. AYM de bu müdahalenin sıkı koşullara bağlanması gerektiğini vurguladı.
İdarenin Sınırları Belirsiz Yetkisi Eleştirildi
Mevcut düzenleme, ehliyet iptaline neden olabilecek davranışları belirleme sorumluluğunu doğrudan idareye bırakıyordu. Bu geniş yetki, farklı bölgelerde farklı uygulamaların ortaya çıkması, keyfi kararların alınması ve idareden idareye değişen yorumların oluşması riskini taşıyordu. AYM, kararında “idareye açık uçlu ve belirsiz yetki tanınamayacağı” vurgusunu öne çıkardı.
Trafik Güvenliği Gerekçesi Yeterli Bulunmadı
Kanun koyucu, aday sürücü sistemini trafik güvenliğini artırmak amacıyla getirmişti. Ancak AYM, güvenlik kaygısının her durumda sınırsız idari yetki anlamına gelmeyeceğini belirtti. Mahkemeye göre, güvenlik ile temel haklar arasında makul bir denge kurulmalı; iptal kriterleri açıkça kanunda yer almalı ve herkes tarafından kolayca anlaşılabilir olmalı.
Meclis’e Açık Çağrı: Yeni Kanun Maddesi “Zorunlu”
Mahkeme, kararın 9 ay ertelenmesinin nedeninin kamu yararı olduğunu vurguladı. Çünkü ilgili madde hemen iptal edilseydi, aday sürücü sistemi hukuken dayanıksız hale gelebilirdi. Bu süre içinde TBMM’nin ayrıntılı bir düzenleme yaparak iptal sebeplerini, usullerini ve sürelerini kanun düzeyinde belirlemesi gerekiyor. Aksi halde uygulama askıda kalabilir.
Aday Sürücüler İçin Ne Değişecek?
Kararın yürürlüğe girmesiyle birlikte aday sürücüler artık yönetmelikle belirlenen belirsiz kriterlerden etkilenmeyecek. Yeni düzenleme yapılana kadar mevcut sistem devam etse de, gelecekte daha öngörülebilir, net ve hukuki güvenliği daha yüksek bir modele geçilmesi bekleniyor. Bu değişiklik, özellikle ilk kez ehliyet alan genç sürücüler açısından önem taşıyor.
Uygulamadaki Karmaşa ve Keyfiyet Riski Böylece Ortadan Kalkıyor
Mevcut sistemde aday sürücülerin hangi davranışlarının iptale sebep olduğu zaman zaman tartışma yaratıyor; uygulama farklı illerde farklı şekillerde yorumlanabiliyordu. AYM kararı, bu tür karışıklıkların ortadan kaldırılması ve ülke genelinde standart bir uygulama oluşturulması açısından da önem taşıyor. Kanun düzeyinde net hüküm olmadan idari kararların yeterli olmayacağı açıkça belirtilmiş oldu.
9 Aylık Sürecin Önemi: Ne Olursa Olur?
Ertelenen yürürlük tarihi, hem sürücüler hem trafik birimleri için bir “geçiş dönemi” olarak değerlendiriliyor. Bu 9 aylık süreçte yeni yasal düzenleme hazırlanmazsa, aday sürücü iptal sistemi hukuki boşluğa düşebilir. Bu nedenle yasa yapıcıların süre dolmadan kapsamlı bir çalışma ortaya koyması zorunlu hale geliyor. Uzmanlar, düzenlemenin sadece iptal koşullarını değil, eğitim, değerlendirme ve denetim süreçlerini de kapsayacak şekilde genişletilebileceğine dikkat çekiyor.
AYM’nin kararı, Türkiye’de ehliyet uygulamalarının hukukî çerçevesinin yeniden ele alınmasını zorunlu kılıyor. Aday sürücü sisteminin korunması isteniyorsa, iptal gerekçelerinin net bir şekilde yasada tanımlanması gerekecek. Bu karar aynı zamanda, idarenin geniş takdir yetkisine dayanan uygulamaların sınırlandırılması açısından örnek teşkil ediyor.
Bir diğer önemli nokta, kararın hemen yürürlüğe girmemesi. Böylece sürücülerin ve güvenlik kurumlarının düzenlemesiz kalmasının önüne geçilirken, Meclis’e kapsamlı bir çalışma yapma imkânı tanındı.
Sonuç olarak, karar hem hukukî güvenliği hem de sürücü haklarını güçlendiren bir adım olarak değerlendiriliyor.