AYM’den BEKLEME SÜRESİ KARARINA RET BOŞANAN KADINLAR 300 GÜN EVLENEMEYECEK


Anayasa Mahkemesi, Medeni Kanun’da yer alan 300 günlük “iddet müddeti”nin iptali için yapılan başvuruyu reddetti. Karar, kadın-erkek eşitliği ve çağdaş hukuk anlayışı açısından yeni bir tartışma başlattı.
Anayasa Mahkemesi (AYM), Türk Medeni Kanunu’nda boşanan kadınların yeniden evlenebilmesi için öngörülen 300 günlük bekleme süresine (iddet müddeti) ilişkin iptal başvurusunu değerlendirdi. Yüksek Mahkeme, bu sürenin iptalini reddederek düzenlemenin devamına hükmetti.
Söz konusu düzenleme, doğabilecek çocukların soybağında karışıklık yaşanmaması amacıyla getirildi. Ancak çağdaş hukukçular ve kadın örgütleri, DNA testi gibi bilimsel yöntemlerin varlığına rağmen bu kuralın sürdürülmesinin çağ dışı olduğunu savunuyor.
Kararın ardından toplumda “kadın-erkek eşitliği” tartışması yeniden alevlendi. Çünkü erkekler boşandıktan hemen sonra evlenebilirken, kadınlar için konulan bu bekleme süresi anayasanın eşitlik ilkesine aykırı bulunuyor.
300 günlük kuralın amacı
Medeni Kanun, boşanan kadının doğurabileceği çocuğun soybağında belirsizlik olmaması için 300 gün boyunca evlenmesini yasaklıyor.
Erkekler için uygulanmıyor
Erkekler boşanır boşanmaz evlenebilirken, kadınlara getirilen sınırlama hukuk çevrelerinde “eşitsizlik” eleştirilerine neden oluyor.
İptal başvurusu AYM’den döndü
Anayasa Mahkemesi, düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olmadığına hükmetti. Böylece 300 günlük bekleme süresi devam edecek.
İstisnalar mevcut
Hamile olmadığına dair sağlık raporu sunan kadınlar veya eski eşiyle yeniden evlenecek olanlar için bu süre kaldırılabiliyor. Ancak bu şartların yoruma açık olması eleştirilere neden oluyor.
Kadın örgütlerinden sert tepki
Hak savunucuları, kararın kadınların özgürlük alanını kısıtladığını, eşitlik ve adalet ilkesine aykırı olduğunu belirtiyor.
Hukukçular “çağ dışı” diyor
Uzmanlara göre, DNA testi teknolojisi varken soybağı karışıklığı gerekçesiyle kadınlara kısıtlama getirmek modern hukukla bağdaşmıyor.
Toplumsal etkiler
Boşanma sonrası yeni bir hayat kurmak isteyen kadınların bu düzenleme nedeniyle zorlandığı, psikolojik ve sosyal baskı hissettiği ifade ediliyor.
Meclis’e çağrı
Kadın hakları örgütleri, “Eşitlikçi bir düzenleme için Medeni Kanun’da değişiklik yapılmalı” diyerek siyasi partilere çağrı yaptı.
AYM’nin kararı, Türkiye’de kadın hakları mücadelesinin en tartışmalı konularından birini yeniden gündeme taşıdı. Hukuki gerekçeler “aile yapısını koruma” ekseninde savunulsa da, toplumsal eşitlik ve bireysel özgürlükler açısından ciddi eleştiriler mevcut.
Uzmanlara göre, bu karar kısa vadede mevcut düzenlemeyi korusa da uzun vadede yasal değişiklik baskısını artıracak. Kadın hareketlerinin ve hukuk çevrelerinin tepkileri önümüzdeki dönemde siyasetin de gündemine oturabilir.