SAVCILIKTAN MANSUR YAVAŞ İÇİN SÜRPRİZ ADIM


Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş hakkında, 5’i tutuklu 14 sanıklı “konser” davası kapsamında savcılık yeni bir soruşturma izni talep etti. Ancak Mülkiye Müfettişleri, MASAK ve Sayıştay raporlarında Yavaş’a dair hiçbir suç unsuruna rastlanmadı.
Türkiye’nin en güvenilir siyasetçileri arasında ilk sırada yer alan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş hakkında, savcılıktan dikkat çeken bir adım geldi. 5’i tutuklu 14 sanıklı “konser” davasında savcılık, Yavaş için soruşturma izni talep etti.
Oysa hem Mülkiye Müfettişlerinin hem de Sayıştay ve MASAK’ın yürüttüğü incelemelerde Yavaş’ın “herhangi bir dahlinin olmadığı” belirtilmişti. Müfettiş raporunda, “Yavaş ve Özel Kalem Müdürü’nün yazılı ya da sözlü olarak herhangi bir talimatı bulunmamaktadır. Bu nedenle ifadelerine başvurulmamıştır” ifadeleri yer aldı.
Savcılığın hazırladığı iddianamede de görevin kötüye kullanıldığına dair hiçbir somut delil, belge ya da bilgiye ulaşılamadığı vurgulandı.
Mülkiye Müfettişlerinden net rapor: “Dahli yok, ifade dahi alınmadı”
İçişleri Bakanlığı’na bağlı Mülkiye Müfettişleri, konser organizasyonlarına ilişkin yürüttükleri incelemede Yavaş’ın sürece hiçbir şekilde dahil olmadığını tespit etti. Raporun ilgili bölümünde, “Başkan ve Özel Kalem Müdürü’nün karar alma veya uygulama aşamasında rolü yoktur” denilerek, herhangi bir suç unsuruna yer verilmedi.
MASAK ve Sayıştay daha önce denetledi: “Usulsüzlük bulunamadı”
Yavaş döneminde düzenlenen konserlere ilişkin harcama kalemleri, daha önce hem MASAK hem de Sayıştay tarafından incelenmişti. Her iki kurum da mali işlemlerde “mevzuata uygunluk” tespit ederek, kamu zararı veya kişisel menfaat sağlandığına dair hiçbir bulguya rastlamadı.
Savcılık buna rağmen izin talep etti: Yeni bir hukuki süreç mi başlıyor?
Denetim raporlarının “suç unsuru yok” tespitine rağmen savcılığın Yavaş için soruşturma izni istemesi dikkat çekti. Bu adım, yargı sürecinin yeniden açılmasına neden olabilir. Ancak hukukçular, izin verilse bile “soruşturma aşamasında yeni bir delil sunulmadıkça davanın genişletilmesinin zor” olduğu görüşünde.
14 sanıklı dosyada 5 tutuklu: Yavaş iddianamede yer almadı
Dosyada aralarında bazı yüklenici firma yetkililerinin de bulunduğu 14 sanık yer alıyor. 5 sanık tutuklu yargılanıyor. Ancak iddianamede Mansur Yavaş’ın ismine veya sorumluluğuna dair herhangi bir bölüm bulunmuyor. Müfettiş raporu da bu yöndeki değerlendirmeyi doğruluyor.
“Görevi kötüye kullanma” iddiası delille desteklenmedi
Savcılığın ilk hazırladığı iddianamede “görevi kötüye kullanma” suçlamasına yönelik somut bir belge, yazışma veya tanık ifadesi sunulamadı. Bu nedenle hukuk çevreleri, soruşturma izni talebinin “yeni bir delil olmaksızın siyasi motivasyon taşıyabileceğini” değerlendiriyor.
ABB kaynaklarının kullanımında usulsüzlük iddiası çürütüldü
Yapılan denetimlerde, konser harcamalarının belediye bütçesi ve yasal prosedürlere uygun şekilde gerçekleştirildiği belirlendi. İhale süreçlerinin şeffaf yürütüldüğü, ödemelerin de resmi kanallar üzerinden yapıldığı tespit edildi.
Mansur Yavaş cephesi sessizliğini koruyor
Ankara Büyükşehir Belediyesi yetkilileri konuyla ilgili resmi bir açıklama yapmazken, Başkan Yavaş’ın “devam eden yargı süreçlerine saygı” gerekçesiyle sessiz kalmayı tercih ettiği öğrenildi. Ancak belediye çevrelerinde “hukuki değil, siyasi süreç” yorumları öne çıkıyor.
Kamuoyunda destek büyüyor: “Temiz siyaset hedefte” yorumları
Sosyal medyada ve anketlerde Mansur Yavaş’a yönelik halk desteği dikkat çekici düzeyde. Yurttaşların büyük bölümü, “dürüst, şeffaf ve hesap verebilir yönetim anlayışının hedef alındığı” görüşünde birleşiyor. Yavaş’ın güven endeksinde uzun süredir birinci sırada yer alması da bu tabloyu pekiştiriyor.
Mansur Yavaş hakkında yürütülen “konser” davası, hukuki bir dosyadan çok daha fazlası haline geldi. Daha önce üç ayrı kurumun “suç unsuru yok” raporu vermesine rağmen savcılığın soruşturma izni talebi, yargı süreçlerinin siyasal gündeme etkisi bakımından dikkat çekici.
Hukukçular, aynı konuda farklı kurumların çelişkili tutumlarının “yargı bağımsızlığı” tartışmalarını yeniden alevlendirdiğini belirtiyor. Kamuoyu ise, Mansur Yavaş’a yönelik girişimleri “seçim öncesi siyasi manevra” olarak yorumluyor.
Uzmanlara göre, Yavaş’ın bugüne kadarki imajı — yolsuzluk iddialarından uzak, hesap verebilir bir yönetici profili — bu süreci siyasi değil, toplumsal destekle aşmasını sağlayabilir.