DEM Parti’den TERÖRSÜZ TÜRKİYE ÇIKIŞINA TEPKİ


DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, iktidarın ‘Terörsüz Türkiye’ adını verdiği yeni sürece sert tepki gösterdi. Sürecin ismine karşı olduklarını belirten Koçyiğit, “Bu söylem barışın değil, çatışmanın dilidir” dedi.
Türkiye’de güvenlik politikaları ve çözüm süreçlerine dair yeni bir dönem başlatıldığı açıklanırken, hükümetin bu sürece verdiği “Terörsüz Türkiye” adı tartışma yarattı. DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis’te yaptığı basın toplantısında bu isme karşı olduklarını net ifadelerle dile getirdi.
Koçyiğit, “Sürece atılan isim, barış ve demokratik çözüm beklentisi içinde olan halklar için kapsayıcı ve umut verici olmaktan uzaktır. ‘Terörsüz Türkiye’ gibi bir tanımlama, toplumun önemli bir kesimini potansiyel suçlu gibi gösteren, dışlayıcı bir dildir” ifadelerini kullandı.
“Barış, Dışlayıcı Söylemlerle İnşa Edilemez”
DEM Parti’nin çözüm süreçlerine yönelik yaklaşımını da yeniden vurgulayan Koçyiğit, iktidarın politikalarının söylem düzeyinde dahi ötekileştirici olduğuna dikkat çekti. “Eğer gerçekten bir toplumsal barış hedefleniyorsa, kullanılan dilin de barışçıl olması gerekir. Bu tür kavramlar sadece çatışmayı körükler” dedi.
“Siyasi Manipülasyon” Vurgusu
Koçyiğit, iktidarın bu tür söylemleri seçim öncesi siyasi atmosferi dizayn etmek için kullandığını öne sürdü. “Terörle mücadele bahanesiyle toplumda korku ve kutuplaşma yaratılmak isteniyor. Bu yeni süreç de, geçmişte yaşanan ‘çözüm’ adı altındaki sahte süreçlerin devamı olabilir” ifadelerini kullandı.
Hedefte Muhalefet mi Var?
DEM Parti cephesi, hükümetin bu tür kavramları özellikle muhalefeti sıkıştırmak için kullandığını savunuyor. Koçyiğit açıklamasında, “Herkesin ortak vatanı olan bu topraklarda, bir kesimi yaftalamak ve terör kavramıyla özdeşleştirmek, demokrasinin ruhuna aykırıdır” diyerek sürecin toplumda güven yaratmadığını dile getirdi.
Kamuoyunda Karışık Tepkiler
İktidarın “Terörsüz Türkiye” vizyonuna bazı kesimlerden destek gelse de, özellikle insan hakları örgütleri ve muhalefet partilerinden gelen tepkiler dikkat çekiyor. Eleştirilerin ortak noktası, söylemin içeriğinden çok, toplumda yaratacağı algı ve kutuplaşma riski.
DEM Parti’nin itirazı, Türkiye’de barış ve güvenlik politikalarının sadece eylem değil, söylem düzeyinde de dikkatle yönetilmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koyuyor. Özellikle çok dilli, çok kimlikli bir toplumda “kapsayıcı dil” ihtiyacı her geçen gün daha da öne çıkıyor. Hükümetin bu süreçte atacağı adımların söylemle uyumlu olup olmayacağı ise önümüzdeki dönemin belirleyici başlıklarından biri olacak.